27 Şubat 2015 Cuma

GÜL KIPIRTISI

I.
BOL CELLATLI TİYATROLAR GELİRDİ ŞEHRE
HERKES KENDİ BALTASINI KENDİ İMKANLARIYLA TAŞIRDI
BENİM CESET TAKLİDİ YAPTIĞIM DA OLMUŞTUR

bir gizli haberdir ve dokunmak imkansızdır
çoktan derimizi bırakmışızdır ve gençlik ve balta
kaybımızdır hiçbir şeyden sonra gelen her şey
ve basmak için dünya denen bir lavuk 
ve ağlarız diye bu kadar rezil şarkı
ve özleriz diyedir tüylerinden ormanlar tutuşan
bizzat genç sevgililerimiz
biz bizzat genç olmuşuz ve olmuşuz hem olmuşuz
hem olmak dediğim de hep edilen bir küfür

iki başın kesilişi* varmış hem meydanda hem çoğul
ama konumuz bu değil
konumuz bu olsaydı
biz bizzat genç olmak yerine toprağa bakıp
toprağa benzerdik 

biz bizzat genç olmuşuz hem yerküre ve balta
bizden büyük değildir hiçbir şey ve sonra her şey
iki başın kesilişinden bahsetmiş gibi ağlıyoruz
iki başın kesilişinden bahsetmiyoruz

*: 
tüm mirasımız sterilize birkaç parça his 
ve güzbahar tekrarı
tüm mirasımızı bir güle devrediyoruz

II.
biz aramızda binbir kuş toplamıştık da
bir yere yetişilecekti sanki hatırlamıyorum
ceplerimizde üç beş erik bahçesi
hem üç beş savaş görmüş üç beş erik bahçesi
çok uzaklara gidip kuşlar toplamıştık aramızda
oysa uzaklara gitmesi çok mu akıllıcadır kuşların
ve erik bahçelerinde savaşmak çok mu akıllıca

kupkurum bir şehri elimizden düşürdük
zaten biz ne zaman bir şehir düşürsek
bu kuşların kalbi anlamadığım bir yerden kırılırdı

gidiyoruz içiden dumanla damsız odaların
kimsesiz göklerde bulunmak için henüz
erken saatlerde çalmamak için kapınızı
-ki kapınız som altındandır-
biz henüz bir şehrin ölümünü görmemişken
içimizdeki taşraya selam diye gidiyoruz

III:
ten: geriye kalan her şey atıldığında bir anlamsız yığındır
ben: her şeyiyle bir anlamsız yığındır
sen: sevdanın mesafe cinsinden değerine mi hasret denir

bir anlamsız temenni:
duyuyoruz duymasak da severdik bazı türküleri 
o zaman bir gölün fıtratı gibi
durgun bakışlı şeyler söylerdik ikimize
bir yağmuru ortasından ikiye ayırıp
bir yarısını senin gözlerine saklardık
diğerini sahra'ya
o zaman gül rengi değmiş gibi afrika'ya
ve içimizden bir fay hiç kırılmamış gibi
taa ikimizi görürdük buradan bakınca
aklının almadığı ne çok deniz var
hem ikimizi almayan bu dünyaya
ne zamandır birilerini gömüyorlar

tüm bakma kurallarını çiğniyorsun 
çünkü bakılacak şeyler çizmemiş tanrı
ve bir güle renginden benziyorsun

ben şiirim diyorum bir gül ne kadar kanıyorsa
kimseyi saçından tuttuğumda yahut memesinden
ellerim ancak bu kadar güle benzerdi

IV.
sana bir gülün hiç sorulmamış halini soracaktım
ama güller böyle konuları açmak istemez
tel kirpiklerine bir uyku takılmıştı ve karanlıktı
oldukça başarılı bir çiçek istemiştin
ben böyle olur olmadık açar mıydım yoksa
kelebeklere yoldaş olmaktı soyacım
ömrümün bir anlamı vardıysa da 
daha dün bıraktım senden olma sözcükleri

öyle olur olmadık neden çiçek isterdin ki
toprak olduğumdan hiç bahsetmemiştik oysa
benim şahsen birkaç ömür boyu yaşadıktan sonra
sözcüklerden çiçekler çizmek isteğim vardır
ve kadın gözlerinden hüzün araklama ustalığım
dikkatli bakarsan vapurlarda adımı bile görebilirsin

Akköy şubat-mart-nisan/ sayı: 83