I. BOL CELLATLI TİYATROLAR GELİRDİ ŞEHRE HERKES KENDİ BALTASINI KENDİ İMKANLARIYLA TAŞIRDI BENİM CESET TAKLİDİ YAPTIĞIM DA OLMUŞTUR bir gizli haberdir ve dokunmak imkansızdır çoktan derimizi bırakmışızdır ve gençlik ve balta kaybımızdır hiçbir şeyden sonra gelen her şey ve basmak için dünya denen bir lavuk ve ağlarız diye bu kadar rezil şarkı ve özleriz diyedir tüylerinden ormanlar tutuşan bizzat genç sevgililerimiz biz bizzat genç olmuşuz ve olmuşuz hem olmuşuz hem olmak dediğim de hep edilen bir küfür iki başın kesilişi* varmış hem meydanda hem çoğul ama konumuz bu değil konumuz bu olsaydı biz bizzat genç olmak yerine toprağa bakıp toprağa benzerdik biz bizzat genç olmuşuz hem yerküre ve balta bizden büyük değildir hiçbir şey ve sonra her şey iki başın kesilişinden bahsetmiş gibi ağlıyoruz iki başın kesilişinden bahsetmiyoruz *: tüm mirasımız sterilize birkaç parça his ve güzbahar tekrarı tüm mirasımızı bir güle devrediyoruz II. biz aramızda binbir kuş toplamıştık da bir yere yetişilecekti sanki hatırlamıyorum ceplerimizde üç beş erik bahçesi hem üç beş savaş görmüş üç beş erik bahçesi çok uzaklara gidip kuşlar toplamıştık aramızda oysa uzaklara gitmesi çok mu akıllıcadır kuşların ve erik bahçelerinde savaşmak çok mu akıllıca kupkurum bir şehri elimizden düşürdük zaten biz ne zaman bir şehir düşürsek bu kuşların kalbi anlamadığım bir yerden kırılırdı gidiyoruz içiden dumanla damsız odaların kimsesiz göklerde bulunmak için henüz erken saatlerde çalmamak için kapınızı -ki kapınız som altındandır- biz henüz bir şehrin ölümünü görmemişken içimizdeki taşraya selam diye gidiyoruz III: ten: geriye kalan her şey atıldığında bir anlamsız yığındır ben: her şeyiyle bir anlamsız yığındır sen: sevdanın mesafe cinsinden değerine mi hasret denir bir anlamsız temenni: duyuyoruz duymasak da severdik bazı türküleri o zaman bir gölün fıtratı gibi durgun bakışlı şeyler söylerdik ikimize bir yağmuru ortasından ikiye ayırıp bir yarısını senin gözlerine saklardık diğerini sahra'ya o zaman gül rengi değmiş gibi afrika'ya ve içimizden bir fay hiç kırılmamış gibi taa ikimizi görürdük buradan bakınca aklının almadığı ne çok deniz var hem ikimizi almayan bu dünyaya ne zamandır birilerini gömüyorlar tüm bakma kurallarını çiğniyorsun çünkü bakılacak şeyler çizmemiş tanrı ve bir güle renginden benziyorsun ben şiirim diyorum bir gül ne kadar kanıyorsa kimseyi saçından tuttuğumda yahut memesinden ellerim ancak bu kadar güle benzerdi IV. sana bir gülün hiç sorulmamış halini soracaktım ama güller böyle konuları açmak istemez tel kirpiklerine bir uyku takılmıştı ve karanlıktı oldukça başarılı bir çiçek istemiştin ben böyle olur olmadık açar mıydım yoksa kelebeklere yoldaş olmaktı soyacım ömrümün bir anlamı vardıysa da daha dün bıraktım senden olma sözcükleri öyle olur olmadık neden çiçek isterdin ki toprak olduğumdan hiç bahsetmemiştik oysa benim şahsen birkaç ömür boyu yaşadıktan sonra sözcüklerden çiçekler çizmek isteğim vardır ve kadın gözlerinden hüzün araklama ustalığım dikkatli bakarsan vapurlarda adımı bile görebilirsin
Akköy şubat-mart-nisan/ sayı: 83