Söyle ki: Bu çocuklar hüznü ruhlarına kalkan yapıp kan ve kın koşturmuşlardır rüzgarın özünde. Ve ellerindeki küfürler kayıp halklardan alıntıdır. Ama bunlar küfrü ezberleyip esaslı bir tükürük savurmuşlardır köze ve ceplerinde kaç yangın sonrası eriyip gitmiştir henüz filiz baharlar. Hem gözlerinde dumanlı kaoslar biriktirmiş hem de dingin göğe kaç umut bırakmışlardır dünden ve yarından hediye. Şimdi anlat beynindeki depremleri. Devrim diye bağır çağır. Şüphesiz, en temelli devrim doğada ve ruhta olandır. Devinim halindeki ölüm günün birinde kendisiyle de oynayacaktır.
De ki: Bu çocuklar kaç düşte kamp kurup kaç izmarit öldürmüşlerdir ilk yağmur damlasında. Ve kıç ceplerindeki hayaller kış görmüştür belki, üşümüştür, soğuk acı. Üstelik kahkaha sonrası hüznü eşekten düşme sipahi. Yahut boz renkli bezlerden yapılmıştır en eski ölüm yeminleri. Oysa içindeki ıssız atlar daha önce büyüdü. Geniş sağrılı kısraklar yerini aldı cılız merkeplerin. Yapıştılar kötünün yakasına, paçalarında hala çamur izleri. Hem ölmek parayla değil, bugünlerde yalnız ölmek parayla değil.
Hemen söyle: Ki ben daha yeni bir güneş söndürdüm. Düşümdeki gezegen baskına uğradı ağzında cehennem taşıyan kuşlar tarafından. Elimde avucumda ne varsa kuyuya attım. Vücuda gelmedi rüyam. Ama ben yine de günahkar değilim. Çünkü tanrı bugünlerde ihtiyar ve içimdeki çocuk da oyun oynamayı çok sevmiştir hep.
Son kez söyle: İçindeki çocuğa kızdığın gün büyürsün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder