27 Nisan 2015 Pazartesi

ZAMAN VE KASIKLAR

benim yırtık zamanım bir acının gövdesinden
bir başka acıya dal uydurdu, öğrendim
uçmak biraz da böyledir işte

gençliğime en yakın yeri kanattım ondan besleniyorum
beni sarmıyor dirim bir şeyin daha başında
uzak sokaklar buluyor bundan besleniyorum
ama neden sokakları tutuyorlar ama neden
bu sokakta gecenin her saati yitik bir ay izi
dönüp dolaşıp başıma geliyor neden

benim yırtık zamanım bir sokağın içinde
uçmak gibi bir şey denerdi, soramadım
bu rüzgar kimden bilinecek

bir şey başlıyor içinde ellerinin de olduğu
virgüllere basıyorsun bir şey bitiyor
çok uzun cümlelerden atlayıp kadeh içlerine
atlara şaraplara kasıklara da binip
işte ağzımın olmadığı her yerdesin
bir şey geçiyor içinde günlerin de olduğu
sonra ben acayip şarkılarda adımı duyup
dansa başlayınca bir dal sigara
dönüp gelip dudaklarıma yapışıyor

an oluyor bir buluttan biliniyorum kadeh içlerinden
atlardan şaraplardan kasıklardan  
iki gözüm önümde yalanlanıyorum

çünkü dalımda kuş bulundurmak 
yemişlerime de kıymaktı, biliyorum
düşmek biraz da böyledir işte

7 Nisan 2015 Salı

ALTIPATLAR ya da KIRIK SAÇLAR DÜZLEMİ

"tüm renkler aynı hızla kirleniyordu
birinciliği saçlarıma verdiler"

I.
bazen saçlarda ateş olunurdu -gözleri saymıyorum-
bazen dokunma törenlerinde üç beş şeytanla
başlı kıçlı bir günahı dokumak ve kuşları
kanatlara küstürmek telaşında
ne denedikse ateş oldu işte
ne yaşamadıksa bahaneydi şaraba

II.
ben de bir ihtimal gelmiş olurdum
ihtimal dahili bir kentten ya da yoldan
sokaklara bir şeyler kazırdım da havada kalırdı ay
göğü olmayan yerlerde sokak lambalarına inanmaktan
yahut bir kaldırıma sığınır içerdim kırmızı
içerdim ve kırmızının hakkı verilirdi

III.
dilim ölünmemiş savaşları da anlatabilseydi benim
elbette bir şiiri altı yerinden kurşunlayabilirdim
belki eksik cümleyi bulsam bu dili yakıp
saçlarımı sunardım annelere

IV.
benim saçlarım kısalığından örülmezdi bunca yıl
yoksa boynum tam da burada durur bak
bunca yıl annem bir boyun uğruna saç uzatır

V.
şimdi pek bilinmeyenli bu hüznü gidip denize anlatmalı
kimse kurşunları kırmızıya boyamazdı bilirsin

VI.
sanırım tek kurşunun kaldı
onu da saçlarıma sıkabilirsin

Akatalpa- Ocak 2015/ sayı: 181

5 Nisan 2015 Pazar

DÜŞERKEN SOLO

dilimde yalnız sabahları yeşeren bir küfürden
alıntılıyorum: inceliği şüphesiz uykulardan geçerken
dilerim bir gün uçmayı unutacağız

biz bir sabahın içinde en çok avuçiçlerimizle uyandık
ve kırgın geceden sonra dümdüz uykular ve rüyalar
gördük ki bir gün uçmayı unutacağız

sahiden yanlış trene bindik yanlış çağa
gidiyoruz: duman içre kanatların varlığından
bildik ki bir gün uçmayı unutacağız

gün ölümün son çeyreğinde dilde parlayan dua
hem giderayak bir masala son uydurmak var ya
işte öyle uçmayı unutacağız

marş çalar ve bir gök işgal edilmiş olur
kuş bile ritme uymuştur der ki:
dilerim bir gün uçmayı unutacağız

dilerim düşmelerle anılacağız