benim yırtık zamanım bir acının gövdesinden bir başka acıya dal uydurdu, öğrendim uçmak biraz da böyledir işte gençliğime en yakın yeri kanattım ondan besleniyorum beni sarmıyor dirim bir şeyin daha başında uzak sokaklar buluyor bundan besleniyorum ama neden sokakları tutuyorlar ama neden bu sokakta gecenin her saati yitik bir ay izi dönüp dolaşıp başıma geliyor neden benim yırtık zamanım bir sokağın içinde uçmak gibi bir şey denerdi, soramadım bu rüzgar kimden bilinecek bir şey başlıyor içinde ellerinin de olduğu virgüllere basıyorsun bir şey bitiyor çok uzun cümlelerden atlayıp kadeh içlerine atlara şaraplara kasıklara da binip işte ağzımın olmadığı her yerdesin bir şey geçiyor içinde günlerin de olduğu sonra ben acayip şarkılarda adımı duyup dansa başlayınca bir dal sigara dönüp gelip dudaklarıma yapışıyor an oluyor bir buluttan biliniyorum kadeh içlerinden atlardan şaraplardan kasıklardan iki gözüm önümde yalanlanıyorum çünkü dalımda kuş bulundurmak yemişlerime de kıymaktı, biliyorum düşmek biraz da böyledir işte
27 Nisan 2015 Pazartesi
ZAMAN VE KASIKLAR
7 Nisan 2015 Salı
ALTIPATLAR ya da KIRIK SAÇLAR DÜZLEMİ
"tüm renkler aynı hızla kirleniyordu birinciliği saçlarıma verdiler" I. bazen saçlarda ateş olunurdu -gözleri saymıyorum- bazen dokunma törenlerinde üç beş şeytanla başlı kıçlı bir günahı dokumak ve kuşları kanatlara küstürmek telaşında ne denedikse ateş oldu işte ne yaşamadıksa bahaneydi şaraba II. ben de bir ihtimal gelmiş olurdum ihtimal dahili bir kentten ya da yoldan sokaklara bir şeyler kazırdım da havada kalırdı ay göğü olmayan yerlerde sokak lambalarına inanmaktan yahut bir kaldırıma sığınır içerdim kırmızı içerdim ve kırmızının hakkı verilirdi III. dilim ölünmemiş savaşları da anlatabilseydi benim elbette bir şiiri altı yerinden kurşunlayabilirdim belki eksik cümleyi bulsam bu dili yakıp saçlarımı sunardım annelere IV. benim saçlarım kısalığından örülmezdi bunca yıl yoksa boynum tam da burada durur bak bunca yıl annem bir boyun uğruna saç uzatır V. şimdi pek bilinmeyenli bu hüznü gidip denize anlatmalı kimse kurşunları kırmızıya boyamazdı bilirsin VI. sanırım tek kurşunun kaldı onu da saçlarıma sıkabilirsin
Akatalpa- Ocak 2015/ sayı: 181
5 Nisan 2015 Pazar
DÜŞERKEN SOLO
dilimde yalnız sabahları yeşeren bir küfürden alıntılıyorum: inceliği şüphesiz uykulardan geçerken dilerim bir gün uçmayı unutacağız biz bir sabahın içinde en çok avuçiçlerimizle uyandık ve kırgın geceden sonra dümdüz uykular ve rüyalar gördük ki bir gün uçmayı unutacağız sahiden yanlış trene bindik yanlış çağa gidiyoruz: duman içre kanatların varlığından bildik ki bir gün uçmayı unutacağız gün ölümün son çeyreğinde dilde parlayan dua hem giderayak bir masala son uydurmak var ya işte öyle uçmayı unutacağız marş çalar ve bir gök işgal edilmiş olur kuş bile ritme uymuştur der ki: dilerim bir gün uçmayı unutacağız dilerim düşmelerle anılacağız
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)